Hastane Odası

“Dördüncü kat,” demişti arkadaşım .”Bir konuşayım istersen durumu kritik istemezse gitme lütfen.” Evetledim bu isteği soracak. Soruyor ben olmadan yanında haber veriyor sonrasında, “Çok istiyorsan git “diyor. “Göreceklerin canını çok sıkabilir”

Hastane Odası

Ankara’nın o zamanda belli olmayan Haziran havası tepemde bahar yağmurları yaz olmasına rağmen yine geç kalmış toplanıp gitmekte. Çıkıp gidiyorum. Basamaklarında korku filmlerinde bir yerlerden çıkan canavarların adrenali göğsümde. Çıkıp buluyorum odasını. Kapısında biraz durup dinleniyorum, korku denen yüklerimi bırakıp kapının girişinde bir köşeye çıkarken almak üzere kapıyı aralıyorum içeri bakıyorum loş perdeleri çekilmiş ışıkları sönük odaya. Yükseltilmiş bir yastıkta yatan bir çift göz yakalıyor gözlerimden içeri çekiyor. Ayırmadan bakışlarımı yanına kadar yavaş yavaş yürüyorum. Ürkütülecek ne varsa bu kutsallığı bozacak ne varsa ürkütmeden uyandırmadan yanına ulaşıyorum. İçinde beklediğim ne kadar sıcak cümle, kitap yazısı, kutsal söz hepsinin karması bir kelime dudaklarında:

“ Merhaba”

Oltanın ucunda kıpırdamadan duran balık gibi takılmışım gözlerine. Cevap vermek için beynimi bir an bile boş bırakıp konuşmasına izin vermediğimden epey bir süre geçiyor:

“Merhaba “

Göreceklerim canımı sıkacakmış nereden biliyorsun sıkılmadı işte. Görmüyorum göreceklerimi. Görmek istemiyorum, ışığı yakmıyorum o söylemeden. Konuşmak için daha ok vaktimiz varmış gibi konuşmadan bakıyoruz. Bakışlar anlatıyor bir dolu şeyi.

1 Yorum
  1. Vardır hepimizin hastahane hatıraları… Zordur hasta olmak , yanında olanada zordur ama varsa hastamız mutlaka yanında orada olmalıyız.

Yorum Bırak

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

code