“Bir kutu gibiydi, bir hücre belki genişçe ama kendisinin gittiği yere taşınan, bir görünmez zırh çevresinde. Yaşantı böyle değil midir? Sevgiler seninle, sen anlatırsan karşıdakinin anladığı kadar. Sevgililerde öyle. Dostlar, dostluklar, arkadaşlıklar, arkadaşlar da öyle değil mi?” Bir radyo müziğinin önünde geliyordu sesi. O zaman düşündü hayatının renklerine ne olduğunu? […]
Yaşam
– “Biliyorsunuz, Dünya durmuyor. Durduramıyoruz, durduramıyorsun, dönüyor. Hızlı döndüğü olmuyor mu? Hem de nasıl. fark ettiğimde ayaklarımı yere iyice basıp yansa bile durdurma mücadelesi vermiyor değilim ama olmuyor. Tam durdu dediğimiz anlar oluyor. O zaman kolunda saati durmuş birisi oluveriyorsun. Uyurken duran saatin çalmayı unutup işe geç bırakması gibi, o […]
– “Çayır çimen bir yere uzanıp baharın içinde bir papatya bulup seviyor sevmiyor yakışır. Bir gece yarısı bir ıslığı tanıyıp, ışığı söndürmeden hem de perdeyi aralayıp kim diye bakmak bile bile kimin çaldığını, bir kahve fincanının içine bakıp karşısında oturanın içini okuyup, beklediklerini istediklerini bilip onları söylemek yakışır kadına”. Sofranın […]
-“Kalk oğlum kalk sabah oldu”. Sabahın olduğunu annem söylerdi. Horoz yoktu, duymazdık belki de uzak bir yerlerde öttüğünden… Sıcak o sesi özlemişim… Yarım asır olmuş, bayram geliyor yine sabahlarını özlemişim. Elini öpmeyi, üç numara traşlı kafamın okşanmasını, koltuğunun altına sokulmayı. Pazar kahvaltıdan önce boğuşmayı, kardeşlerimle bir olup onu yenememeyi. Gece […]
– “Bu memleketi içten yaşamak istediği şekilde yazdığı için yazarları, düşünenler, düşündüklerini söyleyenleri biz içeri tıkmışız hep. Rüyasını görmüş istemiş, istediğini yazmış, böyle daha güzel olur, bu şöyle olsa demiş atmışız içeri. Hani Nazım demiyorum, o daha da başka paylaştığımız şeyleri paylaşırken hani biraz daha büyük pay hani zar gibi […]