Tabak

Elinde bir tabak gece olmuş kendi deyimi ile tıkınıyor. Ne bulduysa buzdolabında tabağına, oradan salonda televizyonun karşısında tabaktan mideye, geceler böyle geçiyordu. Sonra bir öğleden sonra, arkadaşlarla o nefis kısıra burun büküp ay çok kilo yapıyor çıkarımı. Gece oldu mu canavarlaşıyorum diye düşündü kadın. Tabağı yine dolu bir taraftan boşaltacak bir taraftan aldığı kiloları, yok yahu oraya gelmedik daha diye kendisiyle çatışmaktan vaz geçti. Yaza daha çok var. Yazın neredeyse ortaları ama kavga etmiyor kendisiyle sözü var öyle diyelim. Bir film, filmde trenlerin içinde bir birine geçen biri var. Aklı başka bir zamana gidiveriyor hemen.

boş tabak

Aynı kompartımandaydık, aynı trende bile değilken diye düşündü. Nasıl olmuşsa olmuş bir şeyleri, ne bir şeyleri çok şeyleri paylaşmaya karar verir gibi olmuşlardı. Sonraları dilleri gözleri birer bıçak, muşta, top, tüfek sevişirken vücutları daha açık savaş kararı vermeden birer kaplan pençesi, bir fil ayağı olmuş, bir gergedan boynuzu göğüslerine sırtlarına, gözlerine, acıttıkça dudaklarını kanatırcasına bir savaş bir gözyaşı tarla sularcasına çisiltili saklayış sonrasında bir sessizlik savaşın sonu daha açılmamış bildirilmemişlikte.

Böyle bir filmden diye düşündü kadın, tabağını neredeyse boşaltmış bir hamlesi ya kalmış ya kalmamıştı. Dolapta ne vardı? Tembellik etmedi dolabın kapağını açtı, dolap kilolarla doluydu. Yaza daha çok vardı. Şunun şurasında Temmuz yeni giriyordu.

Yorum Bırak

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir