Denizin hırçınlığı yoktu, ayakları suya bir değiyor bir kaçıyordu su. İskeleden uzatmıştı ayaklarını denize. Deniz kıyıya vurup gürültü çıkarıyordu. Gece tüm karanlığı ile tepesini kaplamıştı. Gökyüzü ışıl ışıl yıldızları sayılacak kadar net. Karanlık o kadar kaplamıştı her yanını bir deniz vardı ayaklarında bir kıyının sesi, uzaklardan tedirgin edilmiş bir köpek havlaması uzak çok uzak ama karanlığın içinde tedirgin.
Bir yanında yalnızlığı, bir yanında yalnızlığına arkadaşlık eden her neyse o. Şişesi, sigarası, bir şarkı kulağının Spanish Eyes belki bu dalgaların sesine eşlik eden, bir hatıra bu gecenin benzeri aynı desende gökyüzüyle yaşanmış bir gece yine sessiz. Yine sabahın ilk ışıklarını görmeye niyetli bir sabırlı yürek anlatısı, dinlenen.
Uyku çağırılmayınca gelmez oluyor bu havalarda, biliyor adam kaçıncı gecesi sabahı denizin çağrısıyla gelene bekleyişi. Kafasının bir yerlerine sıkışmış müzikler her biri dalgayla dans edercesine onun ayaklarına uyuyor sırayla geliyordu. Gökyüzüne kaldırdı kafasını, bir yıldız mı kaydı? Yıllar öncesinde kaydığında ne kadar heyecanlanırdı düşündü. Yıllar öncesinde saatlerce heyecanla beklediği şimdi önemsizleşmişti. Dileklerimi bitmişti, önemsizleşmişti?
Bir el salladı boş vermişliği taşıyan içinde. Su bu hareketinin karşılığında daha bir şıpırdadı adam öyle hissetti.