Gözümüzün tekini kapattığımızda hayatın bir kısmını göremediğimizi biliriz. Gönül kapısı da böyledir. Bir tarafını kapattığınızda o tarafı görmezsiniz. Çoğu zaman empati duygusunun azlığı bu kapıyı açtırmaz bize. İşte bu durum insanlara bazı davranışlara yalan bir tavır, bir rol yapış gibi eleştirisel bir söylem tanımlaması yapmaya fırsat verir.
Bunu durup dururken neden yazdığımı biliyorsunuz.
Bu tavır yadırgatıyor beni de sizi de. Gönül gözlerinden bir veya bir kaçının kapalı olması.
Ve neredeyse gözünüze sokulacakmış gibi uzatılan iddialı bir serçe parmakla bütün kapalı kapıların açık olduğu söylemi. Yalan demeye içiniz el vermiyor ama her şeyi bildiği iddialı bir zekaya yakışmadığı için bilinçli bir yalan olmadığına inanasınız gelmiyor.
Bu zeka ara sıra elimizde kanıtlarımız var diyerek akla havsalaya sığmayan laflar edip düşük kalite de delilleri, inandırcılığı kesin deliller olarak sunuyor olsa da.
İnanasınız yine de gelmiyor.
Söylediğiniz üzüldüğünüzü gösterdiğinize benzer suçu saklamanız, suçluya arka çıkmanız bu inanma konusuna sorgulama isteklerini arttırıyor.
İşte bu nedenle size inananların size inandıklarıyla ilgili söylediklerinin yalan olduğu inancı da bundan.
Buna böyle devam etmek size kalmış.
Zekanız bunun ne demek olduğunu bilir. Beyninize iletir mi?
O meçhul…