Tam da kafamızın karıştığı günler. Hani yanmaya yatkın ramak kalmış bir hali var. Biraz daha biraz daha derken taşırdığımız sırf sütçü biraz daha çok koysun mantığında limiti zorlayıp yere döktüğümüz duruma yakın biraz daha biraz daha derken yanıp gidecek tam da o hal.
Kimin nerede nasıl ne dediği ya bu akla sığar mı diye sorsak denesek itekleyip kakalayıp sokmaya çalışsak bir yerinden yırtılsa bir yeri patlayacak bir yerinden çatlayacak durumlar orta yerde bu akıl işimi diye bileceğimiz hani öyle taştı topraktı misali dünya kurulduğundan bu tarafa hiç dokunulmamış el değmemiş fark edilmemiş öylece bu zamana erişmiş katkısız yüzde yüz organik aklın pek ulaşamadığı durumlar.
Neyse ki.
İnsanın sinirleri apsisler filan fişman tüm yaşantımız boyunca sadece sadece deyince küçük küçücük bir rakam gibi gelebilir sadece 2 trilyon mesaj taşır yaklaşık. 2 trilyon demek 2 çarpı on üzeri oniki demek o kadar yürürken ayaktan binlercesi bir çırpıda. Para da duyunca ufacık gibi oysa. Başlasak bütün ömrümüz boyunca birkaç milyon sayabiliriz belki o da yemeden içmeden çalıp çırpıp zorlayarak.
Sonra beyinden bir yanık kokusu.
Tv programlarının bazılarını seyrederken soldan soldan gelir ya. İki trilyon mesaj. Hepiciği o kadar. Arada bazısı yalan yanlış gözde bir tikleme belde bir kaşıntı.