Alıp götürülmemişlerimle kalmak. Hep böyle hissetmek. Koltuğa kurulamamak hep ne kadar küçük ne kadar büyük olursa olsun uzanıp yatıvermen. Diz dize aynı yatakta geçirilen geceler arada ışık yılı mesafeler dokunmacasına cetvelle ölçülebilen suskunluklar sayılan. Bütün çıplaklıklar görünmez bir giyiniklik körlük dokunmazlık bozulur ütüsü.
Bir sır söylenmemiş alıp gidilmemiş unutulmuş bir yerlerde kalmış hafızanın bir yerinde tam düzeltirken içindekilerin ortalığa toplanmayacak şekilde dağılmışlığı üstüne basma ezilir, batar, yakar, yaralar.
Yastıkta unutulmuş bir otobüse yetişilme acelesi izi kalmışlık, bir koku yıllara tarifi bile yok öylece anlatılmaz. Bir kaç telefon konuşması çok beklenip bağlanılandan kelimelere binlerce kelime yükleyip hiçbir şey anlatılamadan sataşmalar gülüşmeler alaylı gülüş.
Terkedilmişliğin adı şimdi bile konmamış. Bir yaşanmışlık olmadan ismi konmayan bıyığı terlememiş dede korkut bebeleri gibi. Ara hep açıktı. Kapanmadığını bile bile onca güzellikler varmış rolü. Kımıl kımılmışsın deyiverince her şey bir tesadüf.