Öyle büyük şeylere şahit olmamıştı. Önemsiz şeylerdi yaşadığı başkaları için. Açan çiçekleri özellikle beklemediği yerlerde, gülen gülümseyen insanlar tanımadığı değmediği, dokunmadığı, işi alışverişi olmadığı, başkalarının sırf onun için olmasa da o kendine göre anlasın diye yazdığı hikayeler, romanlar.
Kaybettiği hep aradığı artık bu dünyada olmayanlar hepsine önemsiz bir ona, o artık büyüdü bu dünyanın çocuğu değil. Simidin tadı mı değişti? Kimsenin dikkat etmediği Da Vinci kaçırmamış görmüş dudağın kenarına çaktırmadan saklanmış bir gülümsemeyi tadında.
Unutmayayım diye çentiklemiş, düğümler atmış, hafızasının bir yerlerine ipek bohçalar benzeri özenle saklamış şimdilerde hepsi bir toz beziyle kovalanmış küller misali uçuşan çoktan yerlerinden silinmişlik.
Bir avuç kalmış onca biriktirilmişlikten o da bir ipe bile dizilemeyen karmaşıklıkta.
Nadir gerçekleşen şeyleri bile senin adın neydi?
Ne kadar gülmüştük anlayacağın çok üzülmüştük. Hoş geldik değil mi elveda?
Mendilini ıslatma elinin tersiyle sil gözünün yaşını daha çocuk kokar.