Çok iyi biri olarak bilinirdi. Masanın yanında suda yengeçler vardı. Gülümseyerek akşama dedi. Akşam sofra hazırlanıp bitince Marmara’nın serince rüzgarı o zamanlar deniz kokusu yalnızca oralarda esince hafiften elinde maşa ocakta kaynayan su kenarda suda kendilerinin sonunu sessizce bekleyen yengeçler.
Kaynayan suya konurken sessizliği bozan kuzuların sessizliği gibi sessizliği pavurya çığlıkları. Yürek böyle olmasını hiç istemez öyle kalsın sağolun ben almayayım acemiliğin altında.
Masada tabaklara gelince kerpetenle kırılan lezzetli kerpetenle kırmayı beceremeyen bir lokma ancak ben yapamıyorum beceri yok bende aynı maşayı tutan el kısa bir zaman sonra aynı sessizlikten aynı kaynar suya yine aynı benzer duygularla aynı kafa aynı el kaynar suya atarken sessizliği bozan pavurya çığlıklarına benzer o hıçkırıkları ağlamaları böğürmeleri duymayan anlamayan sesi algılamayan aynı hisle kaynayıp kavrulmasına yanmasına acıyla kıvama denk gelmiş artık işe yaramaz o pavuryanın korunmak için ördüğü kalın kabuğu bir kerpeten darbesi içinde sakladığı yumuşaklığı lezzeti oraya kadar gelinip çaresizliği aynı yumuşaklığı lezzetlendirmiş keyifle seyredilir hale gelmişliği yaşamışlık.
Kulak da bıraktığı yıllar sonra bile bir kedinin bir zavallı inlemesinin köpeğin bir kirpinin bir bir hangi canlı olursa bakışlarında duruşunda tarifi yok o bakışın duruşun tarifi yok o kıvranan sesin içinde yankı bulan yaralı sonu gelmişliği hem de istemeden çaresiz sonu gelmişliği sonu yaklaştıranın maşayı tutanın başka bir yeri bekle lezzetli az sonra lezzetli ikramı o orada kalmışlık.
O pavurya çığlıklarına kulak vermeden elinde maşayla az sonra kıyacağı can alacağı koparıp kırıp içinden en lezzetli yerindene ulaşacağı orada var olanı almak için kalkanlarını kabuğunu canını alacağı iyi temiz sakin bu böyle olura kitlenmiş kafayla.
Kedi sesimi gecenin rüzgarın örtemediği yine de kulak verilmezse bakılmazsa dikkatli bir hassas bir pavurya çığlıklarını duymuş ürkmüş sonunu bir küpek mızıldamasımı aynı bir kirpi oda kedi misali yağmurun ıslattığı topak olmuşluğa büzüşmüş insan evladımı ben iyiyim derken pavuryaların kuzuların kedilerin sonu beklerken sessizlikleri mi az sonra çığlıkları da duymayacak eli maşalı maşasız ben çok severim iyi insanlığı üstüne şal misali.
Her pavurya çığlığı öncesi suda bekeleşen pavurya benzerlerini hissedip avaz avaz çığlık çığlığa aynı duygularla haşlanıp pişerken hissedilen acılar da hafıza da. Hep biri duysa da o maşalı eli pavuryaya uzanmadan.