Ne yapacaksın?

Denizin kıyısında ayağını suya sokup çıkarıyorsun. Kafanda binlerce soru işareti vardı sorup bana yıkmıştın bütün cevapları bulmayı çekip gitmiştin. Sorulara cevap bulmak, soruların cevabını bulmak. Öyle iki iki daha benzeri değildi sorular. Sen zaten öyle sorular sormazdın. Sorar mıydın? Sormazdın. Cevabı hemen bulunup, herkesin bildiği cinsten olmayan sorular sorardın. Sordun. Ayağım deniz suyunun soğukluğunu kafama taşımak için suda. Kafam kazan gibi. Her sorunu ayrı ayrı değerlendirip cevapları doğruya en yakın yere taşıyıp en yakınından vermeliyim cevabı. Hayat da senin gibi sorular sordu hep, senin gibi cevabı kaybolmuş sorular bulmuş gelmiş sormuş. Seçeneklerin yönlendirdiği yaşantımızda seçeneklerimiz bu cevaplarımızla ortaya çıkıyor bir çoğu yanlış, yanlış diyorum ama ben doğru olarak biliyordum, biliyorum. Ama yanlışmış. Doğrusunu bilsem, doğrusu buymuş desem sana da öyle hayata da diyebilseydim cevap bu. Ayağım suda dedim ya, öyle denizden medet umuyorum. Her şey böyle geleceği bilmiyorum, bilemem, bilemedim bir türlü. Senin sorularında, hayat da soruyor ne yapacaksın? Soruyordu, ne yapacaksın? Dedim ya bilmiyorum sen bilebildin mi? Ayağım suda denizden medet umuyorum.

1 Yorum

Yorum Bırak

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir