Bir toplumu yücelten, büyüten, saygın yapan öğrenilmiş kanlarına işlemiş artık onlardan ayrı düşünülmeyen onları tarif de kullanılan kazanılmış nitelikleridir.
Bunlar misafir perverlik, konukseverlik, adaletli olma, küçükleri koruma, büyükleri sayma gibi yüzlerce nitelik. Hepsi tanımlar toplumu bir fazla yüz eksik.
Bu niteliklere bazı yörelerde çok bazı yörelerde az üç aşağı beş yukarı sahip olunur olunmaz. Kötü niteliklerde vardır artlarından söylendiği geneldir.
Bazı niteliklerin sahip olunduğu iddia edilir. Çoğu doğrudur. Bazıları efsane olabilir, doğru gelebilir. Bazı niteliklere görünüşte sahip olunsa bile rastlanmaz olmuş, yok olduğu bulunmadığı bir türlü itiraf bile edilemiyor diye düşünüyorum.
Ben çocukken babamla gittiğimiz maçlardan çıktığımızda takımımız kazandığı için sevinç içinde eve giderken tembih edilirdim. Sakın yenilen arkadaşlarınla dalga geçme, kızdırma, üzülmüşlerdir üstlerine gitme sakın denilerek bir de parmak sallanırdı.
Yenilen güreşçilere güreşçilerimizin yaptıkları teselli ettikleri Eşref Şefik anlatır gibi anlatılırdı kahve köşelerinde. Futbol maçları da öyleydi. Ankara da aynı gün üç büyüklerin maçları olurdu. Yan yana önce birinin sonra ötekinin maçı izlenir yanınızda önünüzde arkanızda rakip takımlardan birileri mutlaka olurdu. Bırakın küfürü kötü bir laf bile edemez davranamazdınız. Kimse izin vermez sizi azarlayıp kınardı takımdaşlarınız.
Şimdi Tv lerde ki bütün yarışmalara bakın spor müsabakalarına, çıkışlarımıza ağzımızda ki kafamızda ki derin nefrete.
Yenilene, zayıfa kötü davranmak gibi bir niteliğimiz yoktu. Nerede düşürdük diye düşündüğüm niteliklerimizden sadece biri.