Bir kelebeğin ömrü, sineğin ömrü kısa dahası bir selamın ömrü, kahvenin hatırı bayağı uzun ömürlüdür. Uzayan uzadıkça içinde neler varmış Pandora kutusu açılıp yeni yeni şeyler keşfettiğimiz ömürler. 1900 yıllarında Avrupa da ortalama yaş 36 çocuk ölümleri çok, enfeksiyonlar daha çok, salgın hastalıklar çok daha çok insan öldürüyor. Alzheimer olsa o yaşa gelinecek durum pek yok, bunama o yaşa gelmişlerde, gelirse o kadar. Kanser her hangi bir şuram ağrıyorun içine kaçıp alıp götürüyor karnı ağrıyordu mideden gitti. Ülser karbonat bile sağlıklı değil, aşılar, antibiyotikler yok.
Aşk öyle bir cendere, duygular yeni anlatılır oldu. Romanlar? Onlar olmayan yaşanmayan yaşanmışlıkları anlatır, yaşananlar konuşması bile yasak. Roman yazanlar hikayeler olması gerekeni olmadığı için daha çok yazmışlar, tarih onları pek doğrulamıyor, istisnalar var tabii. Bir de yönetenlerin özgürlüğü var, aşk, onlara, onlarda aşık olmayı bilmiyor olmalılar.
Köleliğin, cinselliğin en kirli ellerini aklayıp pakladığı bir dünya parası olanın kölesi olanın cariyesi oğlanı olanın pürü pak yaşadığı, kabul gördüğü. Yirminci yüzyılın başlarında kölelik bir dolu yerde var. İçinde bulunduğumuz yıllara öyle bakın, klasikleri biraz başka bir gözle zamanınla tartın aşkın yeni öğrenilen daha keşfedilmemiş yan etkileri olan bir duygu olarak ölçün biçin. Yirmibirinci yüzyılın gençlerinin genlerinde yeni bir çentik daha önce görülmeyen anne ve babalarında oluşmuş öncesinde olmayan bir dal, bir filiz daha kendi bile olmamış mutasyonu olmayan. İnsan hayatında bir kelebeğin bir sineğin yaşadığı an kadar kısa bir tarih.
