Bazı zamanlar bir yerlerde oturup, insanları seyreder, moda yorumları yapar kafadan, resimler hayal eder çizmediği çizilmemiş, o an o dakika çizilse güzel olur birkaç saniye sonra güzelliğini toplar alır gider, tam da o zamana denk getirilmiş bir görüntüye takılıp kalır dakikalarca. İnsanları seyrederken aralarında Kuzuların Sessizliğinin Hannibal Lacter’larının bolluğunu hisseder.
“Kalbinin kırılmasını istemem.” büyük bir ısırık hem de en değerli en acıtan taraftan, “Biz seni çok severiz” kanlı canlı iri bir biftek kopartılan o küçük parça, “Senin iyiliğin için …” masanın en leziz lokması çatal ve kaşıklar ele alınmış duanın bitmesi beklenirken ağız suyunun durdurulmaz şekilde dudak kenarlarından sızması anında söylenen.
Nasıl bir açlıktır adam yemek, can acıtmak zevki sadizmin ötesine nasıl geçer ama iyi niyetli hareketler dizisinde bir görünüşle. Hep anlatılan iyi niyettir. Sevgidir. Sonra acı çeken insanı üzülür vaziyette seyrederken kıs kıs gülüşler içten. Bunu da acı çeken insanların yakınlarına timsah gözyaşlarıyla gösteriş.
Siz de aynı benzer Hannıbal’ları hissedersiniz çevrenizde. Aynı kelimelerle aynı timsah gözyaşlarıyla.