Kentimin Geceleri

Şehrimin bütün akşamlarına bir bulut, kirli bir bulut hakim olmaya başladı. Sesini duymak istemeyenlerin, görmek istemeyenlerin inadına ciğerlerimize, gözlerimize yerleşip bizi gerçekle tanıştırıyor. Sert acımasız anlatılması zor bir kargaşa, bilinçli doğrayıcı bir çökertiş bir kırıcılık yaşanıyor akşama doğrularında kentimin görülmek istenmeyen mahallelerinde.

Geleceğine göz dikmiş, hırsız niyetli hoyrat adımların seslerine kulak tıkamış aydınım, insanım, vatandaşım, çıkarcım, satılmışım, komşum koltuğunda oturmuş televizyon seyrederken nelerinin gittiğini bilmiyor. Bilmez olur mu? Biliyor bilmesine de bugün ki üç kuruş, yarın ki üç yüzden iyidir felsefesine bağlı olduğu ve yarın o üç yüzü de alma fırsatı çıkar ne de olsa diye düşünerek her şeyi oluruna bırakır. Duymaz, görmez, bilmez olur.

Kentimin gecelerinde çığlık çığlığa siren sesleriyle ambulanslar taşır yaralılarımı.

Sığ otların içine oturmuş aslanı bekleyen ceylan yavrusu gibi beklerler sesler kulaklarına geldiğinde. Sıranın onları atlayarak geçeceği ümidiyle.

Ya da yanı başında daha büyük bir ziyafetin kendisini kurtaracağını umarak.

Ve bir zaman sonra ensesinde hisseder soluğunu ölümün. Boynuna geçen diş izine kadar umut eder. Ve en sonunda güç onu yer.

Kentimin birkaç yıl arayla yaşadığı durumdu bu savanımın göç öncesi dumanında .

Yorum Bırak

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir