Sen Çık Gel

Sen yağmuru al koltuğunun altına gel. Saçlarını savurabilmek için biraz rüzgar, buralarda yok biliyorsun gözlerine kırçıl yapsın biraz deniz. Yaprakların ağacı terk ettiği bir hoşcakal rüzgarı ile bir ıslığın çalamadığı ahenkli dokunmuş melodilere bin gel.

hadi gel

Bana kurşun yaralarını göster, binlercesi iyileşmiş izi kalmışlarla irinleşmiş olanları yalnızca. Bir Paris hatırasına takılmış olarak bildiğin bir yürüme yorgunluğunu, bir Barcelona sokak şarkıcısı şapkasına bırakılmış neydi bu şarkı bilmecesine, tekin olmayan gece rüyalarına giriverecekmiş gibi gelen hikayelere, tutulmuş gibi sallanan tutulmamış ellere saklanmış. Gözbebeklerine yeni ulaşmış ışık parıltısında bulduğun adını ne koydunsa ondan bir tane alıp, kulağa fısıldanacak güzellikte kelimelerle konuşulan zamanların birinde, hiç düşünmemişsin aklına hiç gelmemiş, sevdalanmış gibi içini yakmamış hasret hadi demiş gelmiş gibi birden.

Girilmeden üst baş düzeltilir ya öyle bir bekleyiş gel sesini duymamış kapı mapı çalmadan dalıp girilmiş gibi birden lafın da ortası bile olsa.

Bir beklenmedik geliş olsun, karmaşıklığında yakalanılmış bir zaman, elin çabuk görmemezlik zamanında bir düzeltiş öylesine bir el kurulama pantolon kenarına çaktırmadan. Tükenmiş paketi kıvrılıp atılacak gibi sevda bitmiş, ne kaldıysa türü bir şeyler önüne koyulan, ısıtılacak saklanmış. Ve birazdan çıkıp gidecek bir hüzün gözlerde.

1 Yorum
  1. Kreatif Başkan says:

    Ben de devrik cümle çok kullanırım, duygusallığı cümlenin devrikliği veriyor, karşındakine boyun devrilsin diyene kadar cümleleri deviriveriyoruz heheh :) Şiirsel düzyazı, ilginç bir tarzın var, ben çok beğendim amaaa ;)

Yorum Bırak

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

code