Yaşam

Tek Bir Soru

Bir sıkıntılı sabaha rağmen çenesini açacak kadar neşesi kalmış ya da sabahın bu kadar hoyrat karanlığına aldırmıyordu. – “Çok eski bir pazarlığın metasıydı dokunmak, bakmak görmek dokunduğunun ne olduğunu bilmek. Dokunulanı bilmek. Karanlığa bırakılan el yordamı hiç göremediğine dokunmalar. Genlerimize bile daha girememiş olabilir üç bilemedin dört nesil anca, o […]

Sonra Bakıyorlar Ne Sorduklarına

Akşamı sabahı da karanlık günler uzuyor ışıkları yok. Hep anlattığı bu kısacık ay içine tıklım tepeş bir dolu sığdırılmışlıklar. Kısa oluverince akla hemen şiir geliyor. Paris’te soruyorlar bu genç adamla sen kart karı demiyorlar sen diyorlar ne yapıyorsun? Sonra bakıyorlar ne sorduklarını olur ya. Yorulmuş yorgun bakıyor daha yaşlı bakıyor […]

Ne Zaman Geleceği Belli Olmayan

Alice Harikalar Diyarında ki tavşan gibiydi. Nasıl kaybettiğini bilmiyordu. Ankara’nın şimdilerde daha karanlık ve pis sokakları geceye yakın, kaldırım taşları oynak onların altına mı kaçtı? Bir plağın, bir kasetin, bir CD nin, şimdilerde bir radyoda çalan gece vakti uykunun arası uyku bile değil bir melodinin arasına ıslığınla çalsan çalınmaz bir […]

İşte Bütün Dert Bu

Boşluk adı içinde bir şey olmayan özellikle hacim olarak demektir. İçinde bir şey olmayan, boş çekmece içinde çekmeceye konacak bir şey olmayan. İçimde bir boşluk var. Tanımladığım gibi tamda. Bir şey yok el yordamı yoklayıp duruyorum, değmiyor hafızamın aklımın parmaklarının ucu bir şeylere, yok işte. Bir kuş kafesi göğüs, boş […]

Baharı Bekliyordu Epeydir

Önce kış gelmemiş, sonra bir gelmiş oturmuş kalmış gitmemişti. Bir de o oturup kalışta suratının en çirkin şeklini hiç bozmamış karlı, biraz eğlenceli tarafını göstermeden asmış çirkin buz gibi soğuk tarafını yüzünün bu size der gibi. Bahar gelecekti gelse ne olacaktı? O da bir başka çirkin, ne öyle binlerce çiçek […]