Bir heyecan. İlk defa. Öleceksin. İlk. Kalbin ilk defa duracak. Kimseye açmaya korktuğun kimseye açmadığın dokundurmadığın biri bakacak biri içini görecek iki elinle üstünü kapatabildiğin kadar kapattığın çırıl çıplak birinin elinde biri dokunacak.
Sonra tekrar çalışacak. Çalışacak mı? Aman çalıştırırlar çalışır. Ama benim ki başka. Çalıştırıyorlar işte. Cem Yılmaz’ın İngiliz anahtarıyla kovaladığı ikna ettiği robotlar gibi. Gel bakayım. Çalış. At bakayım aferin. Benim ki pek söz dinlemez onca yıldır lafımı dinlemedi. Uslanır, o söz dinler dinler dinleyecek. Size güveniyorum.
Bu gemiyle gitmiyordu. Su alıyordu. Tık bir yerlerde. İki de bir önce fareler, fareler de gelmiyordu gemiye yoklardı. Nasıl olsa batar söylenti içinde gerçeği çok.
Birden.
Pek birden olmadı geliyorum dedi. Demiş biz duymadık. Duyduk duymamazlıktan geldik. Gel bakalım. Geldi.
Geçti.
Şimdi iyisiniz. İyiyim. Birkaç ay sıkıntı. Olsun. Rahatım daha iyi olacak.
O kadar uzun olmasa da çetin bir yoldu. Hem dar hem iki yanı uçurum. Bir de yüksekten kork. Zordu.
İyisiniz. İyiyim.
Hayatı özlemişim. Benim olanları. Yaşamalarımı, dolaşmalarımı. Kalemle kavga etmeleri. Ağız dolusu sövüp saymaları, gözlere bakmaları umutla.
Ya da farzet ki öldün.