Marquez in “Kırmızı Pazartesi” bu günlere ne kadar da benziyor. Beklenin kapının önünde tam da zamanında pıt diye bitmesi. Bekleyeninde tıpkı şaşırmış gibi yapması sanki hiçbir şey bilmiyormuşçasına her şeyi bilirken en ince ayrıntısına kadar. Alice “Harikalar diyarında” yaşar benzerini dostlar düşman düşmanlar dost bazı anlar her ikisi karıştırır dururdu […]
Saatler hayatın zamanını ölçmez. Bunu bilir bunu söylerim. Bazı zamanlar koşar her şeyi geçer bazı zamanlar öyle elinden tutulup çekilen çekilmez çocuklar vardır kucağına alınamayacak kadar büyük bacaksız illa gitmem gelmeyeceğim hem gücünüzü kapar götürür hem beynimizi o da yetmez elinizden şöyle olmaz ya çıktı çıkacak hiç istemediğiniz hani lazım […]
Bu sefer sadece bu sefer. Her şey kırılıp dökülmeden sararıp solmadan yıkılmadan dökülmeden. Şairlerin daha içleri yanıp kaleme sarılmadan yani. Önce şairler mi tutuşur? Yoksa her şey yanıp kül olduktan sonra herkes dilini tutar bir tek şairler mi yazar konuşur? Hangisi? Güneş bir gün olsa vazgeçse doğmasa hani korkarsın ya […]
Şimdi tam sırası söylediğimi. Hiç sana böyle şeyler söylemedim böyle teklifler etmedim. Bu sefer bu gün işte. Ayağın denizin kumuna suyuna değdiği gün yüreğin daha güzel serinlemişken. Eline al bardağını bu gece. Yıldızlar binlerceleri hazır birazdan. Bu gece binlerce yıldız belki de sırf senin için kayacak kayıyor dileklerinin olması […]
Yaz erik nasıl ayıklanır? Çekirdeği nasıl çıkarılır? Al sana biraz daha ilginci dünya durdu fark ettin mi? Bir andan uzun. Hıdır Ellez’ de beklenir ya o andan. Altmış. Elli dokuz bir altmış bir artı bir. Otobüs dolusu kokarca sabahın köründe tıkış tıkış nasıl hepsi bir arada? Bütün otobüsler kokarca sürüsü […]