Güneşten gölgeye kaçılır, öyle biliriz. Testiyi güneşe koymayı karpuzu güneşe bırakmayı öyle soğurlar öyle derler öyle de olur. Güneşe bırak soğusun. Buzdolabının çalışması da ısıyla. Çivi çiviyi söker.
Bir şeyleri yapmanın başarmanın yolu niyetten istemekten geçer. Aşkın en belirgin tarifi de buna benziyor. İstemeden olmuyor bir şeyler.
Hayatı yaşarken tadında bir burukluk bir acılık bir tatsızlık dilin ucunda bir adı konamayan ne olduğu tanımlanamayan alışılmamış itici bir tat işte o da acaba nın isteğin azlığının olmasa mı nın tadı.
Mutsuzluğa başka bir tarif bir benzetme yok. Mutlu olamamak hali.
Mutluluk?
O elinizde kalan soru işaretini soru işareti yumağını koyun masanın üstüne yanına koyun şapkanızı şapkanız yerine külahınız varsa o daha iyi hiç olmazsa biraz yumağın düğümünü açmış sayılırsınız külah sahibi iseniz sorun onlara onlara bakarak size kendinize. İnsanın başına başına gelebilecekleri düşünün iyi şeylerden başlayın azdır çabuk biter kötü olmayanları iyide olmayanları sonra kötü olabileceklere gelince bir nefes alın bundan sonrası uzunca bir yol.
Mutsuzluğun binlerce tarifi kalınca bir yemek kitabını geçer içinde binlerce olmayanı.