Kar yağıyor. Eskisi gibi değil. Hangi eskisi?
Gece geç saat hani şimdinin geç saati değil geç. Akşamları bile geç saat, eve dönüyoruz, çocukluk anam babam onlarda, kar yağıyor kartopu elimizden tutup kaydırmalar, kaymalar, düşmeler, yatmalar. Tembel değil babam, anam genç biz çocuk. Soba başında yanan, sızlayan, acıyan eller, ayaklar. Gülüyoruz, kıkırdayıp gülüyoruz bakışıp gülüyoruz gülüyoruz. Buza kesmiş ellerimizi sırılsıklam donmuş ayaklarımızı sobaya tutmuş, duvar dibine çöer gibi sobanın başına çökmüş, bakışıp gülüyoruz acıdıkça gülüyoruz.
Kar yağıyor.
Kartopu oynuyoruz. Tipilemiş kar. Islanıp sarılıyoruz, gözerimize kaçıyor kar. Sıcak şarap paklar geceyi, sokuluyoruz, ısınıyoruz, acıyor eller, gülüyoruz, gülüyoruz gülüyoruz. Rengi kaçmış günler zamanlar, geceler daha is kokulu sızlıyor eller gülüyoruz. Sıcak şarap, kar, sokulup kalıyoruz, bakışlar sıcacık gülüyoruz gülüyoruz. Eller ellerin içinde gözler gözlerde.
Kar yağıyor.
Bekliyorum, bir köşede bekliyorum. Soğuk köşeyi bir o taraftan bir bu taraftan rüzgaryla yokluyor. Kaçıp evlerine kapanmışlar kimseler yok sokaklarda. Üşümüyorum, ellerim cebimde ayaklarım sıcak. Bekliyorum. Isınmıyoruz, sokulmuyoruz. Geliyorlar. Gülmüyoruz.
Kardan adam yapışlarımız, gündüz, gece, kartopu oynayışlarımız, kayışlarımız, merdivenle, kızakla, çanta üstünde, üşüyüşlerimiz, üşüyüşüm, gülüşmelerimiz sokulmalarımız, gülüşlerimiz bakışıp gülüşlerimiz. Sarılmalar, sarılışlarımız, sarılmalarım sarılmalar. Ağlamalar, hoş geldin ağlamaları, güle güle ağlamaları, yok ağlamaları.
Diz boyu karlar, Bozmaya kıyılamayan, bozmaya kıyamamak.
Kar yağıyor.
Üşüyemiyorum, İçim bile titremiyor.