“İnsanoğlu duygu ve akıl yoğrularak yapılmıştır, biraz da su hamurun kolayca yoğrulması için, gerisi fırıncının hüneridir lezzetinin fırıncı dediğinde bizleriz hep beraber eksiksiz. Yıllar oldu bu söylemi duyalı. Bu denge bazen akıl ağılıklı oldu, bazı anlarda duygu ağır geldi bastı, akılın üstüne çıktı. Duygu ağır bastığında acılar daha çok acıttı, acıtmayanlar bile acıttı. Akıl ağır bastığında üzdüm üzülmekten çok kazandığım kadar kaybetmişliğim bile var ondan dolayı ama akıldı ağır basan ondandı biraz da hoyratlığım. İlişkilerimi bu bir biri ardına gelen akıl duygu akıl duygu duygu akıl sıralamasında denk gelişler belirlemişti bazı anlarda bi yüzde otuzlarda bazı anlarda öteki yüzde kırklarda filan. Sabahla akşam arasında farklar vardı. Duygusalım daha çok. Duygularım ağır bastığında bende faka batım derler ya öyle yerere bastım, mutlu oldum boğazıma kadar girdiğim çamur benzeri olaylardan zevk aldım hayattan daha çok zevk aldım. Olmadı aklım devreye girdi bir ara sokmadı bile içeri duyguları, öyle ayaklarını bile silip giremediler, bir köşeye ilişemediler üzdüm ağzım çamur gibiydi kupkuruydum, bir silahtım patlayan öylesine. Sana gelelim sen değimiydin aynı şekilde, değil misin şimdi de. Duyguların hep aynı oranda kaldı mı hiç, akıl ağır bastığında nasıldın? Nasılsın şimdi?