Yumuk yumuk gözleri, küçücük parmakları annemin yanında yatıyordu. Elli yıl olmuş…
Sonra ablasının eteğinin kenarında dolaşırken, yumuk yumuk elleriyle beceriksiz haraketleri ile küçüklüğü.
Ne güzeldi…
Birden bire büyümedi. Birden bire yakışıklı bir adam oldu. Geldi hayatımın, hayatımızın en güzel anılarına oturdu.
Öyle güzel, sevimli, yakışıklı bir delikanlıydı. Delikanlıydı. Öyle kaldı.
Bir akşam üstü kalktı gitti bu dünyadan.
Tam elli yıl olmuş…
Annemin koynuna girmiş mışıl mışıl uyuyordur şimdi.
Kokusunu hala unutamadığım o güzel yerden bize bakıyordur herhalde.
Babamda, annemde onun yokluğuna alışamadılar. Ona kavuştular.
Biz nasıl dayanıyoruz onların yokluğuna?
İşte onu bilip, söyleyemiyorum.
Anlatacak o kadar çok şey var ki.
O kadar çok şey…
Özlemiş olmam bile yeter binlerce sayfaya.
Tam elli yıl olmuş. Yarım asır. Geldiği gibi gitti. Yaşandı ve bitti…
Başlasam mı? Yoo hayır… Hem nereden, Hem nasıl? Yakışıklı delikanlım. Yaşasaydı Elli yaşında olacaktı.
Elli yaşında delikanlı, Olmaz mıydı ?
Olur du…