Benim tarifimle seni bulamazlar biliyorsun. Çok seyahat edilmiş üstünden etiketleri sökülmemiş valizler gibisin üstüne üstlük nereden bulduysam senin olmayan başkalarını da ben yapıştırmışım bu yakışır diyerek her gidilen yerde önce sen kayboluyorsun üstündeki etiketlerin yanlış okunmasından belki belki okunamayıştan belki en göze batanın sen oluşundan elektronik gözlere bile misal artık yeni biraz dolu başkasını edindikten sonra sanki hani başına bir şeyler gelmemiş elimde yanımda bir tek sen varmışçasına çıkıp geliyorsun aklıma da öyle.
Birbirine karışmış bazıları şarkılardan bazıları şiirden kitaplardan bazıları anlatılmış çok önceleri çalınmış zamanlar etiketler filan. Yok ne sen o ydun ne öyle biri oldu vardı. Hafıza da yerleri karışmış dizi dizi onlarda görüntü ses anı.
Ne zaman nasıl oldu? Deprem diyelim ne zaman kitaplığı devirdi bütün kitaplar sayfalar bile kelimeler neyle tutturulmuşsa harfler karıştı karışmış yeniden birileri temizlik görevlisi işinin ehli olmayan neyin nerede olacağını neyin nerede duracağını bilmeyen karman çorman köşeler kenarlar denk gelsin özeniyle öyle bir takıntıyla üstüne olmuş mu bakışı belki. Hiç giymediğin kazaklar örmediğin üstümde senelerce kimbilir kim ortalığı toplarken yer bezi bile olmaz tıkıştırmasıyla bundan çöp atığı.
Güneşe karşı çay içiyorum sabah daha yeni iş başı yaptı geldi uyanıktım çay hazır gelsene sende seversin çayı diyeceğim her neyse koy çayı geç karşıma.