– “Beni konu ediyormuşsun. Biliyorum söylüyorlar konu ettiklerin kendileriyle. Büyük Kanyonu gezerken yükseklik korkumu anlatmışsın, yanında yürüyen Japon Turiste dirsek vurup benim korktuğumu anlatmışsın. Ya Barcelona sokaklarında uzun kirpikli, çilli, donu gözüken kızıl saçlı küçük kıza o sokaktan az önce benim geçmediğimi sormana ne demeli. Paris sokaklarında yağmurdan sırılsıklam olup bana benzeyip benzemediğini vitrin camlarında kontrol etmen. Yunan adalarından birinde rakıya benziyor bu beee diyerek iskeleye uzanıp denize çıkartman.”
Yılların ötesine bir seslenişti. Traş oluyordu, ayna da yaşlı yeni suratı vardı, tanımıyormuş gibi yapıyordu her seferinde ama yakından tanıyordu. Bütün eskimişliklerin hepsini yakından tanıyordu.
– “Dünya dönüyordu, döndüren enerji de onun gençliği de vardı. Şimdi yavaşlamış ve öyle uyur gezer dönmezdi. Geceleri yıldızların arkalarında bıraktığı çizikler olurdu şimdi kımıldamıyorlar bile.”
Suratını kesti yine irkildi. Bir buruşukluk gelmiş oturmuştu suratına. Traş olmasına bile engeldi.