Yine gözlerini açtı. Karanlık. Bu gece de olmadı. Bir derin uyku. Nerede?
“Gözlerime baktığında kalbinle bakmadığını ve bana hala söylemediğin şeyler olduğunu hissettiğimde vazgeçtim.”
Gözleri kapanıyor, ama bir yerde bir yerlerde bir düşme yanığı neresi desen şurası olmaz ya bir yanık.
“Düşüncelerime ve değerlerime değer vermediğin.”
Önce sola dönüp uyumayı denedi, olmadı sağa o da olmadı. Işığa uzandı eli, vazgeçti yakmadı.
“Ağrılarımı dindirecek sıcak sevgiyi bana vermediğinde.”
Kalktı yatakta doğruldu. Eskiden olsa bir sigara yakardı. Karanlığı bozmadı, sessizliği de.
“Bencil olduğun için.”
Bu sözler Frida Kahlo’nun Diego Rivera’ya yazdığı aşk mektuplarında ayrılığın gerekçesi olarak yazdıklarıydı. “Senin benden çoktan vazgeçtiğini anladım.” Diyordu.
Uyuyamıyordu. Bir ayrılığı vardı. Yeniydi. Yineydi. Acımıştı. Acıyordu yine. Uyutmuyordu. Geçmiyordu. Ve sabaha daha çok vardı. Bir sürü gece önünde.