“Zarar görmeyecek yerde değilim anılar hâlâ zehirli daha acıtıcı çok acı.” Şarkı bunu söylüyor tam da böyle. Zor yine de anıları özlemiş olmak. Özlemleri dile getirmek, yeniden hayata getirmek hatırlamak diğer duyguların hikayesi eskilik eskimişlikleri biraz yıpranmışlıkları.
Biraz buğulu, içinde acı konuşma şimdi biraz bekle ısınsın, ılısın.
Tut eli buz gibi olsa da bakışlardan daha ılık. Bırak rüzgara ısıtsın buz gibi esiyor olsa bile daha sıcak.
Bunca yaş yine de büyümemiş olmak. Ana gözü gibi bakılmak.
Yağmur yağacakmış, bulutlar söylemiş, akşama bir ara hani evdeyseniz yemeğe değil oturmaya, bir fincan kahve anca akşama başka bir yere daha, gelmişken ne varsa bırak denmişçesine.
Geceye kaldır yorganı bir ucundan yavaşça süzül gizlice itirafsız dile uzanmadan her şey ne yaşanacaksa içinde ne kalmışlıkla yaşa bedenin biraz daha iyi dolsun kavanoz misali bir çırpıntı az daha.
Anılar zehirli daha acıtıcı.