Bir ince tiz keman sesi çığlığı atar yüreğiniz duyduğunuzda.
Orada kalmaz kanar öylesine kanar ki kan revan olur dünyanız. Hep bir bunun acısı diye üflersiniz yaranıza. Yaranıza üflediğiniz bunun acısı bir başka acıyla bir başka daha derinle dünyanızın kanı öyle yıkanıp kurulanıp geçmez sizde bilirsiniz.
Bir karı koca kavgası da değildir. Şikayet ettiğiniz her keresinde yine de kocam,karım dediğiniz vazgeçmediğiniz her seferinde ayrı bir yarayla yine de geri döndüğünüz.
Olmuyorsa bitir tekliflerine onca atarlık edip etrafta onca çirkin onca herkesi düşman eden sizinkilere sonra dönüp ne yapalım vazgeçemiyorum bakışı doğru koynuna koşma.
Anlatınca başkasının oluyor hayatlar size sizin hayatınıza bizim hayatımıza hiç yakışmıyor değil bizimki hiç öyle içini siz doldurun yapar mıyız biz öyle hiç benzemiyor hem bak onun gözleri kırmızıya götürme telaşlarımız.
İnsanın en sevdiği şey içine bakmadan dünyayı seyretmek içinde olmadığı yaşamadığı hikayeler, öyküler, romanlar, masallar dinlemek içinde olmadan. Acısına bulaşmadan kirini kokusuna bulaşmadan çığlıklarını duymadan içine bakmadan bir bayram vitrini seyreder gibi öyle camına yaslanarak en yakın yer o.
Bir ince tiz keman sesi çığlığı atar yüreğiniz her seferinde.