Masadan kalktığında zaferi kesin kazanmıştı. Kendini dinledi biraz. Kazanmıştı, kazanmış hissetmiyordu. Hem de hiç. Boynu bükük, ezik, hele içinde bir kazanmışlık hissi yok.
Masaya oturmadan önce dudağında bir gülümseme, bir yüzyıl yetecek umut, hayatı alabildiğine sevmeler, boyu geçen yapabilirimler vardı.
Galibiyet yaşarken bir elenmişlik hem de öncesi olmayan.
Masaya oturulmuştu. Bir şeyler daha fazla şeyler onun için oturulurdu, oturmuştu. Her şeyi verip hiçbir şey alamamışlık. Bütün kazancı her şeyi vermek. Aldığı hiçbir şey.
Bir kumar oynamışlık elinde ne varsa hepsini kaptırmak kazanmış olmak hayatın size sunduğu bu.
Başka türlü bir tarifi var mı ölümün?