Bir çalgılı, dümbelekli, zilli, defli, düğün dernek her gün nasılsa öyle boş veri çok kaş çatışı az dert edilecek o kadar şeyin hiç birini kabul etmeyip hepsini kendinin değilmiş gibi çöpçü kağıtçı gelip yoldan geçenden kapıp alıp giden olur diye kapının hemen kenarına istifleyip yaşanmış bir gün daha bitip kapıdan içeri girince bir “Oh bee“ nidası ağızda.
Siz sanki başka türlü bitiriyor muşunuz? şaşırmış gibi bu ne biçim gibi bir dudak büzüşünüz var onu lütfen kaldırın. Böyle yaşıyorsunuz. Bende öyle.
Bayansanız bir de topuklu ayakkabı, akan rimel, ötekiler var nasıl yaşanıyorsa hani arada olunan pişti, arkadaşlardan bilmem kim onu demiş dergi kapağında ki kızın kaşı bakarken öyle kaldırabilir misiniz? Onları katmıyorum. Böyle yaşanıyor hayat. Piskoloğunuz varsa o başka, o zaman bunları sıralayabiliyorsunuz. Bir de tabii uzandığınız sedir rahat. Kapının önüne ne koyduğunuzu biliyorsunuz. Sizi yönlendirenlerin, önerenlerin sedirden başka serviste de bir süre geçirmeleri gerektiği de arada fısıldanıyor size.
Hasarsız olduğunu düşünüyoruz hepimiz. Bu ülke de yaşayıp soluduğumuz olayların Darvin’in gaga uzaması gibi küçük değişikliklere benzer bir takım uzamalar, kısalmalar, düşünme tümörleri, travma nöbetleri, alışveriş sapkınlıkları, AVM tipi yuvalaşmaları, kredi kartı ilişkilerinde uğranılan tecavüzler ve benzeri değişiklikleri üzerimizde taşımadığımız söylenemez.
Dedim ya bir başka günler yaşıyoruz.