Güneşin alnını özlemiş gazetesini almış hep yüz buruşturan haberler olmalı, yine de zevk alıyor bahardan. Gazeteden kafayı kaldırıp polenleri çekiyor ciğerlerine akşama öksürüklerinde tıkandığında bir antistaminik ama şimdi tadı başka polenin bile. Ağaçların bodur olduğunda da dallarına asılmış hep bir yerlere saklanmış anılar çıkıverecek geliverecek koca ağaçlardan atlayıp çıkıp geliyorlar […]
“Sözleşme imzalamalısınız” Bu cümleyi kim kurarsa, kim size sattığı şeyler için daha bir indirim daha bir fazla şey vereceğini söylüyorsa ve veriyorsa o üç kağıtçı bir tüccardır. Bütün tüccarların bildiği ve uymaları gereken etik kuralları çiğnemekte üç kağıdın en irisini size açmaktadır. Benden iyi biliyorsunuzdur. Pazarda bir domates tezgahı vardır […]
Yanından bir şeyler mırıldanarak geçti önce. O zamanlar telefonun ne kulağa takılanı ne cep telefonu var ev telefonu onlarca yıl beklemeyle alınıyor. Aklından biraz zoru olmayanlar da kendi kendilerine ulu orta bir yerlerde konuşmuyorlar kendi kendine konuşanlar da bu günkü kadar çok değil öyle beyinleri cazur cuzur yakan olaylar ayda […]
Tenis kortlarının orada yarı fiyatına alınmış gazeteler bir bardak çay güneş ısıtıyor bahar gelmiş ben özlemişim. Papatyalar açmış yine kırk yıldır açar açtıklarını bilirim gelirim özlediğimi bilirler birde güneş sırtıma vuran ısıtan baharı karşılarız karşıladığımız gibi öncelerde. Çayımı yudumlarken nereye gideceğimi şaşırırım. Nereye hangi yıla. Biliyorum bu yüzden dayanmıyor yürek […]
Hayatın bir yerinde tam da son hızıyla giderken her şey bir anda elinizden kaçar. Hayatı yeni baştan bir yerinden yakalayabildiniz mi oradan sıkı sımsıkı bir tutunuş yaşarsınız. Kopartırcasına dibine kadar bir solukta bir dikişte hayatı yaşamak çabuk birden öylesine ne kaldıysa ne varsa yaşamak. Elinizden bir daha kaçsın bir daha […]





