Böğürtüler uğultular ıslak kuru gürültüler dünyanızın sesi bunlar olmuş siz bir köşeye çökmüş içiniz çökmüş siz ayakta dimdik durduğunuzu umsanız bile. Masal kitabının son sayfası kapatıp bırakacaksın baş ucuna sonra uykusuzluğa sabaha kadar. Derdini suya dök dediler ya hangi birini hepsini alıp sabah ışıkları yeni yeni geldi gelecek sen gözünü […]
Sorun. Birilerine. Dışarıdan sizden bizden başkalarına. “Nasıl bilirdiniz?” “Nasıl bilirsiniz?” Büyük bir ihtimalle yedi milyar insandan insanın neredeyse beş milyarı televizyon seyredenleri televizyon programlarını yazan gazeteleri okuyanları eleştirileri okuyanları yazanları yazılanları okuyanları bahsedenleri kahvede bu yazılanları okuduklarını anlatanları cafe de başka dillerde ne deniyorsa sohbetin oralara geldiği yapıldığı anlarda orada […]
Bir şey anlatılıyorsa üstelik tekrar tekrar. Çiziliyorsa şöyle böyle. Kötü iyi bir örnek konuyorsa orta yere. Sırf iyi ya da kötü olması değil. Bir ders alınması dinlendiğinin görüldüğünün bilinmesi dinlendiği görüldüğün de bir şeyin değiştirmiş olması bir şeyleri artık yapılmasına yapılmamasına sebep oluyorsa örnek bir işe yaramış yaradı demektir anlatılanlar […]
Kurumuş ağaç dalları ağaçlarını terketmiş yapraklara uymuş yapraklar solmuş onlar da kurumuş aynı kader bir tek kırılmışlıkları ortak. Birden kırılmışlıklar gibi birden kesiliverse bu çile. Birden herkes kendi yolunda giderken kendi yoluna gitse yolunun üstünde yollarının üstünde birbirlerinin yolları olsa birden olmasa yolları yollarının üstünde birbirlerinin biri olduklarını bilseler bilemeseler […]
Yokluğunu farketmemeyi o kadar çok isterdim ki çok farkedeceğim oysa. Ömrümün çoğu olmasa da neredeyse yarı yakınında en güzel en cıvcıvlı anlarına denk gelen gelmesi gereken yıllarında neredeyse yarısında. Dublin olmasa bile Belfast olmasa bile Berlin Paris Rotterdam hem de savaşın neredeyse son günleri zamanlarında ki halleri olan ne varsa […]