Bilirdi her köşesini. Şehir bazı ana kucağı olurdu, bazı yavruyu öldürmeye niyetli aslan. Düşlerine bile girer öylesi olduğunda kötü, gözleri kırmızı, dişleri sıkılmış hırlar halde. Şehir öyle olur mu? Olur. Hiçbir yerde korkmadığı kadar korkar, yorganın altına sığınır, başını koltuğunun altına alır birde. Korku böylesi yüreğinin taa dibine kadar dibinde […]
Sevdaları kurak olduğundan değil, bir de deniz sevdası olsun diye denizi yoktur kentimin. Denize koşmak istemenin nasıl bir duygu olduğunu bilenin bir sevdayı da aynı şekilde sürüklemesi, sürükleyebilmesi de bundandır. Bir kapı açılışı bir serinlik ruha değen hafif dokunan tüyler diken diken. Rüzgarından bir tutam, bir soluk boynun en hassas […]
Doğarken öyle ufak tefek elleri boş bakmayı bilmez olmasına rağmen insan bir dolu yükle gelir. Hayalleri vardır, umutları, kaderi hayatının en son anına kadar hepsi. Alır, gelir. Gözlerinin kısıklığı, ellerinin sımsıkı kapalı olması ondan mıdır? Bir yerinde hayatın ağır ağır belki, belki birden hepsinin düşürülüp kaybedildiği görülmüştür, olur. Nerede gördünüz […]
“Aşkları köyde yaşanır bilirdim. Okurdum. Okuduklarım o zamanlar Kemal Tahir, Kemal Bilbaşar, Yaşar Kemal, Orhan Kemal hep öyle. Oralarda mıncıklı dokunmalı aşklar yaşanıyor, şehirde geldi, istedi, verdiler sinemaya gittik bile yok neredeyse.” Epey eskiye gitmiş olmalı araya uzunca bir zaman soktu gidiş kola gelişi biraz yokuş yukarı dik olmalı. “Hasan […]
“Kimsiniz adınızı bile bilmiyorum?” “Adın ne önemi var? Beni ne diye hatırlıyorsanız o, bu sabah size günaydın diyen”. “Yarın dün sabah mı olacak?” “Belki de” Belki de öyle oldu. Bu sabah ne yapacaktı? Her sabah ne yapıyorsa onu, her akşam nasıl yattıysa neyle sabah neyle kalktıysa . Bu sabah bir […]