Son filan ama bahar gelmiş. Yaz daha gitmemiş. Soğukta bir kıtlık sıcakta bolluk yaz daha gitmemiş. Adı üstünde Eylül. Mahallenin en güzel kızı misali. Her ne yaşanırsa onda biraz burukluk, biraz hüzün bir tat, bir lezzet aroması güzel, yüreğe bir daha derin karabasan çiziği çok kanadımı? Bir ant yarası gibi […]
Bir sessizlik. Dinleyin. Sessizlik çığlık çığlığa. Bütün şarkılar tutuklanmış, bütün şehrin gürültüleri bir katliam yerlerde, bütün kelimeler zincire vurulmuş, bütün dalgalar uyarılmış ses çıkarma. Bir çocuk yeni geldiği dünyanın kapı aralığından bakmış korkmuş seslerden en çok da ölümden tanışmış geri dönmüş. Bıraktığı küçücük bir ne aldım da ne bırakayım çelimsiz. […]
Savrulmuş. Hayat savurmuş. Kıyıya vurmuş. Kuma çızıktırılmış bir hayatı kuma bırakmış, eleri bile yorgun kendisi gibi atık soluk almayan anasının koynuna yatmış üç beş yıllık hayatının en derin en soluksuz uykusu belli. Rahat artık bütün o soluk alma dertlerini yaşama dertlerini doymayan karnı başkalarının karnını tıka basa doyurmadan doyursa bile […]
Sokakla arama bir şeyler girdi. Bir süredir görüşmüyoruz. Nedeni bana kalsın. Dışarı çıkamıyorum. Güneşten korktuğumdan, ay dolunay mı ondanda değil. Bana kalsın. Eskilerden bir şarkı say bir garibim bu günlerde. Bu akşam yine öyle. Tat vermiyor bir şeyler nefeste bile bir acılık, biraz elimi sürmesem almasam biraz hani acılığını unutana […]
Senin şarkın çalıyor. Senin şarkın bu muydu? Bilmiyorum. Acılarda birbirimizin gözüne bakarak birbirimizin gözünün içinde ağlardık. Seninle hangi şarkı da ağlamıştık? Bu muydu? O kadar uzakta kalmış ki sana da öyle gelmiyor mu? Acılarda büyük dilimi ben alayım kavgası. Büyük bir kaçış, adımları sayılamayan, sessizliği dinlenmeyen, az bir şey gülümsemeli […]