Sorduğun gibi sordum. Olmadığım bir anda ilgini çekmediği bir anda unutulmuşlar rafına kaldırılmış ya da kaldırmak üzereyken yeniden bir daha bir yerlerde eline gözüne denk gelip bu da neymiş? İşte tam o zaman.
Önce benim sıkıldığın kavgalarımda yaraladığımı düşün bu seni rahatlatır. Bütün seni seviyorum deyişlerimi hepsi doğru. Kırıklar mı? Boş ver onlar sen rahat nefes alabilesin diye bir masaj kırıkların hepsi bir yalnızlığı taşıyan kürdanlar binlercesi var hangi biri olmasa?
Bu aramızda öyle kalsın. Özlediğim derileri pamuk gibi dokun, korkma bak gözlerine olmadı son bu yine olmadı anlar karşılaşırsak yakınlarda ilk soracağı o biliyorum ben giderken parmaklarımla hoşça kal derken yeşile umuda kaçan bakışlarla gözlerini ararken neden bakmadın? Gidiyor olduğumu bilmiyor muydun? Korkuyorum soracak daha neler onlar sır aramızda. Derin nefesler tut elimi beraber yürüyelim. Tıpkı beni elimden tutup yürüttüğün gibi. Tut elimi bırakma diyordu bakışlar. Onlarca sene taşındı. Öyle kalmış sonralarında.
Bir yaz sıcağı kafasını kaldırıp gözleri aşağı bakarak tam da gözlerinin içine. Yetmedi mi? Ben soracağım. O kadar mıydı? Kaçmak yapmazdın başını eğdiğin olmazdı. Hoşcakal o da yok. Arada başkalarını boş ver bana bir işaret. Kaç git. Başka kırığım yok en büyüğü buydu. Onu da aldım geldim. Boş ver göğsünde ağlamayı özledim ondan geldim. Hadi gülümse. İçimde bütün tuttuğum şarkılar senin yenileri sen bile bilmiyorsun. Bir büyük boşluk bırakmıştın, okyanus küçük bir parçası.
Ne diyorum biliyor musun? Biliyor olmalısın.