İletişimin Yeni Formülü

Ekmeğin pahalı olduğu bir iştir gazetecilik. Bazı insanlar, bazı zamanlar için kolay gelebilir. Ama böyle bir durumda gazetecilik çok zor iştir. Liberal yazılar yazarsın, destek bulursun bir gezi olayı olur. Duracağın yer bıçak sırtı gibi olur. Suriye filan yazmaya kalkarsın içinden kelimeler, çıkartılır. Şapa oturmuş kalırsın. Kanal sahibi olursun. Kısa bir ara verelim en sevdiğin laftır. Verirsin… Kamu spotu… Gitti paracıklar. Üstüne bir de esas tüketici konumunda ola parayı harcayan guruplar seni reklamlarına, sana reklam vereceklere tepki mesajları yayınlamaktadır. Gitti paracıklar. Çok güzel iş diye girmiştin. Öteki işlerini bile bozacak hale geldi.

gazete

gazete

Yazarsın, hükümetin yalakalığı iyi idi. Uçaklarına biniyorsun. Gezilere gidiyorsun. Kotardığın işleri boş ver en azından yiyor içiyorsun filan. Olaylar oluyor. Doğruları yazmıyordun zaten ama bu sefer yalanların kör gözüne parmağım hesabı çok ortada. Utanman zaten yoktu. Utanmaz olduğun açık beyan ortada. Ofsayt durumunda kalan futbolcu çılgınlığı ile tekrar gösterilene kadar itiraz devamındasın yemezler oluyorsun. Nafile pis kokulu bir çukurdasın.

Medya dediğin ekmeğini ortalama insanlardan kazanır. Sen ortalama insanlara karşı çalışmak zorundasın. Bu sefer uyanıklar hemen seni işaret ediyorlar. Öyle senin duymadığın fişleme mantığıyla değil. Açıkça senin gibileri işaret ediyorlar. Ben değilim filan ama kurtarmıyor. Onlardan olduğunu iddia ediyorsun. İspat et diyorlar yok. Bünyamin Sürmeli veya Gökhan Abur olmadığına hayıflanıyorsun.

Bu kadar gaz çıkışının ardını bilmediğin bazı yeni tatlar ortaya çıkardığını anlıyorsun. Vay haline…

Medyanın en büyüğünü küçük diyerek dudak büktüğün iki küçük kanal ve bir kaç küçük gazete olduğunu öğretiyor bu olaylar sana. Hikaye ile gerçek ortaya çıkıyor. Adam gibi durmak için dengen bozuk. Düşeceksin.

Sonra iletişimin ne olmadığının dersini almış bir halde silinmeye gidiyorsun.

Yorum Bırak

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir