Dünya’nın değil sadece Türkiye’nin bir ucuna bir yolculuk yaptık. Bir küçük kaçamak, bir elektrik boşalması zamanı.
Dolu dolu her şeyiyle nefis bir hafta.
Datça…
El sürülmemiş yer kalmayan ülkemizde en az el sürülmüş, bakir alanları kalmış, saklanabilmiş bir yöremiz.
Datça Haritası
İnsanlarının bakirliğini saklamak için emek verdikleri, doğayı koruma konusunda gerekli bilinci yakalamış, çaba gösteren çoğunluğun bulunduğu, bu konuda belediye başta olmak üzere kurumları zorlayan bir halk var.
Bu güzel kent de yaşamak için gelmiş. Kente sahip çıkmış. Kenti kendi yaşam yerleri olarak kabul etmiş dostlar var.
Dünya ve ülkemizle ilgili duyarlılıkları çok yüksek dostların bize öğrettikleri çok şey oldu.
Popüler kültürün kulaklarımızda ve gözlerimizde yarattığı kirliliğin temizlenmesi için böyle bir ortama gitmek dostlarla birlikte olmak çok güzeldi.
Uzaktık kirlilikten.
Kulaklarımızda klasik müziğin değerli parçalarının, cazın ince zevk ayrımlarında izler bırakan bir rüzgar.
Medyanın az satan ama üzerinde çok konuşulacak, çok değerli yazıların okunduğu paylaşıldığı tartışıldığı bir dünya.
Dünya varmış dedirten bir hafta.
Hem Can babanın, hem eşi Menekşe hanımın, hem dostlarının bizle bu değerli şeyleri paylaşması bu haftayı cennet haftası yaptı.
