Roman yazılacak hikaye yazılacak başlanıyor. Başlanmıyor. Kafada bir kurgu kağıda geçecek elde kalem başlamıyor.
Daha ilk satırında. Hikayenin de öyle olur başlamak üzere eline kalem. Dudakların arasına alırsın kalemi dudakların arasında kalem uzaklara bakan gözler. Çocuk yaparken çocuğun ismini taa en sonda olduktan sonra iki üç gün sonra iki üç gün geçince konur öyle değil bu önce hikayenin romanın ismini daha başlamadan koymak önce adını.
Yapılan resmin boyalarını alırsın eline bakarsın yemyeşil ağaçlara ovalara bahçelere . Yeşil boyayı bolca kullanırsın. Uçaktan bakınca yere doğru ben bakamam bakanlar söyler ülkemin sınırlarına girince toprak rengine daha çok oradan anlarmışsın geldiğini. Giderken yeşile büründüğünde çıktığını. Yeşillikten.
İsmini ararsın hikayenin romanın. Hava sıcak. Sıcak epey yukarıda bu yıl böyle . Sıcak gitmeyince sineklerde gitmiyor gitmediler onlarda buralarda hem sıcaktan hem sinekten mesken tuttular bir köşeye sığınıp serince bir köşeye uzanıp romanın hikayenin konusunu boş verip adı ne olsun.
Bırakmıyor sıcak bırakmıyor sinek.
Adını koyacaksın koymaya kararlısın önce ad. Dedem Korkut hikayesi benzeri çocuğun adını yaşını başını aldıktan sonra neyse o öyle bu böyle daha adını bile . Bu günde geçsin. Sineklerin son günü sıcağın son günü bir umut. Son bahar. Bu günde geçsin. Tembelliğin başka halleri de var biri de bu.