Bazı günler sabahında mavi olur akşama kadar öyle kalır. Gözlerde gülmeye hazır bir hava.
Yağmur yarın. Dalgalanmaya başka bir güne gün mavi.
Kulaklar, gözler daha kötüyü hissetmeden kapalı bir umut, belki olmaz bir daha.
Ayak parmağından saçının tenine bir parmak ucu dokunuşu oda mavi gün gibi. Mavi dokunuş. Soğuk, donuk dokunuş mavi.
Ruh maviyi özlemiş öyle kalmış. Mavinin en eli ayağı donmuş en kımıldamaz hali. Göz ucuyla seyredileninden.
Mavi biter mi?
Bütün korkular Demokles’in kılıcı gecelerinde uykuyla arana girip gözlerinde bir açıklılık bir beklenti olmasa kötü kulak göz kapanmasa da olmasa gün kötü başlamasa.
Ürküten bir dokunuş omuza dokununca zıplatan.
Yürek hoplatan.
Gözlerinin içine bak en derinde bir umut içinde yalan kalmamış kuruluk.
Korkutmuyor artık her şeyin matruşka bebekleri olması içinden çıkacağın tahmin edilebilir bile olmaması.
Rüyalar kaldı elde, kirlenmesin diye gözlere uyku yasak.
Sevgileri ölü kokuları sarmış aç gözlerini bak buradayım kımıltısı bile olmayan.
Baştan başa bir mavi dokunuş.
“Gün olur başıma kadar mavi, gün olur başıma kadar güneş, gün olur deli gibi.” Der ya Orhan Veli.