Dün gecem perişan geçti. Saatlerce bilgisayar başında, arama motorlarında (Genellikle Türkçe) bir yer aradım.
Dünyaca ünlü gibi gelmişti. Kimse tanımıyor. Ya da ben aramayı bilmiyorum. Paris Nice Bisiklet yarışının son kilometrelerini tekrar yayından izlerken Caner Eler konu etti. Nice’ye 30 35 kilometre uzaklıktayız bir yerleşim yeri. Orayı aramıyorum. Orada bir Lokanta. Ünlü ressamların gidip yemek yediği bir yer. Ücretini resimleriyle ödedikleri bir lokanta. Altın Kazan, ya da Altın Kupa adında.
Fransa Nice
Hayatta yapılması gereken elli şey listesi var ya. Benim listem bayağı uzun beş bin ila on bin arası filan :)
O listeme yazacağım onun için arıyorum. Ama ne arama boş. Caner Eler’i bu saatte uyandırıp soramıyorum. Ama soracağım. Onbinlik listemde var. Bir gece yarısı onu uyandırıp. O anlattığı yerlerden biri hakkında ona bir şey sormak. Hele Fransa turu bir gelsin. Bir gece yarısı onu uyandırmak var listem de. Öyle anlat. Geç. Arama motorlarında bile bulama.
Bu da nereden çıktı şimdi diyecektir ama olsun…
Nice’nin denizden esen rüzgarı gibi bir nedenle yarış kazanmak gibi bir şey.
Bir yerlerde orayı bulacağım.
Liste çok kabarık. Arama motorları da…
