Bir gece yarısı, gece yarısını çokça geçmiş sabaha yakın bir uyanıp, buzdolabını aç beni bul, beni ye komutunu alıp, uykulu gözlerle evin içinde onca yolu bir gözü kapalı neredeyse geçip buzdolabından elmayı alıp gecenin sessizliğini bozan bir çatırtıyla ısırdığınızı, ısırmakla o emri yerine getirdiğinizi düşündünüz mü? Düşünmediyseniz şimdi düşünün. Elmanın Adem ve Havva hikayesinde ki rolünü ayrıca aklınıza getirin. O da bu anlatacağıma aykırı değil.
Bir Orkide geldiğinde bir kadının o Orkideyi getiren veya gönderen kişiye gülümsemesi, her ne istiyorsa ona yardımcı olması, ne istiyorsa çok fazla direnilmeden verilmesi, içinde hayır olan her hangi bir yanıt kesinlikle kullanılmaması , gönderen veya veren kişinin Orkideyi göndermekte ki amacı anlaşılarak yerine getirilmesi gibi bir hamili kart yakınımdır türü mesajı olabilir mi?
Bir Gül’e bir demet bahar demetine de o kadar olmasa da bu mesaj eklenmiş olabilir mi?
Bir Çileğin öyle masa üzerinde durup, beni ye alerjin yüzünden kaşınsan, dudakların şişse bile, duramasan yerinde her tarafın kabarsa da seni mesut edeceğim beni ye dediğini duymadığınızı mı söyleyeceksiniz şimdi bana? İnanmam.
Ya da bir Eriğin dişlerinizin arasında ki çatırtısını duyduğunuzda aynı çoşkuyu takımınızın şampiyonluk maçını kazandığı anda da duyduğunuzu ama bunun senede bir kere olurken her erikle aynı hazzı aldığınızı farketmediğinizi de söylemeyin. Dünyayı insanlar yönetiyormuş. İnanıyor musunuz?
