Babamla oturup konuştuğumuz zamanlarda istemeden çok sevmezdi bilgece konuşmayı sivri laflar etmeyi öyle bir adamdı konuşurken oğlu olduğumdan belki de yükseleceksen derdi illaki bilerinin omzuna basıp yükseleceksin, sen çık onların omzuna gayretinle sen çık onları yerin dibine sokup omuzlarına çıksan ne kadar yükselirsin ki? Öyle derdi babam, iyi adamdı, hoş adamdı, memleketimin ortalamasının biraz üstündeydi kafaca, ortalama da yüksekti o sıralar, öyle derdi. Çıkıp yükseleceksin indirip yükselemezsin. Şimdi, şimdi anlıyorum ne demek istediğini, ne yapıldığını gördükçe çevremde. İnsanın öğrenme ortalaması düşmüş, kalite hak getire yerlerde zeminle aynı çizgi biraz açık bir yer bulsa zeminin altına gidiverecek civa gibi. Bakmayın öyle yok şöyle yukardayız, böyle çıktık böyle yürüdük laflarına. Eskiden kahveye geldiğinde liseli torun, sorarlardı ne biliyor bizim bilmediğimiz yeni ne var? Anlattırırlardı, havadan sudan ortadan bir şeyler dinlerlerdi, gazetede yazılanı bir daha sorarlardı okuduklarıyla anladıkları bir mi diye. Birden çizgi altı, öğrenilmemişlikleri çok olanların başarısı ortaya çıktı. Bir şey bilmemek, cehaletin cesaretine sığınıp ben yaptım olduların krallığı ülkemi sardı. Öyle yerlere geldik ki şimdilerde insan olmak insanca duygular taşımak bile suç, suç değilse bile üzerinde taşımanın kabahat olduğu bir noktadayız. Bir insana işkence etmek, hakaret etmek, iftira etmek, bunları bilmek, duymak, görmemezlikten gelmek. Yaşadıklarımız bunlar. Bunlardan güç almak, bunların omuzlarına çıkmak yerin dibine soktuğun insanların omzunda olmak. Öyle kitap yazı yazan bilgece lafları eden biri değildi babam. Sadece adam gibi adamdı, adam gibi adam olmayı anlatıyordu o zaman.