Bir Duvar da Vardı!

“Bunu DEVRİM temizler” Düz beyaz kağıda düzgün bir yazıyla yazıp duvara yapıştırmışlar. Nerede olduğunu söylemiyorum. Akılın bol olduğu yerlerden birinde. Biliyorum bende soruyorum o yüzden yıllardır bu işin yapılması gerektiğini söyledikleri için, öldürülememiş, ama işkence edilmiş, sağlam kemik sayısı sağlam olmayanlardan az kalmış, her ortamda fişlendikleri için acıya muhatap olmuş, arkadaş dost dediklerini yitirmiş, kaybetmiş, onurlarından başka değerlere önem vermediklerinden öyle kendilerine benzediklerini söyleyenlerden çok az maddi değerli şeyleri olan, her söyledikleri neredeyse hayatımın tamamında doğru çıkmış, yapmayın dediklerini yapıp onları dinlememiş, vatan haini, düşman, dış güç ajanları olarak tu- kaka denilmiş bu insanlardan birkaç kafayı tanıyorum sordum. Var mısınız dedim yine? Yine hadi bakalım diyerek süpürgeyi elinize alacak mısınız? Fatsa da Veli’yi, ODTÜ’ de büyük elçiyi kovaladığınız temizlediğiniz gibi yeniden başlayacak mısınız? Tüm DGM’ler, özel mahkemeler sizi asarken, davalarınız ellişer yıllardır sürerken, ölürken, öldürenler şimdi bile bütün bütün kollanıp, teslim edilmezken katilleriniz, işkencecileri, yıllardır neredeyse asırların üç çeyreklerinden fazladır kanayan her yaraları deşilen olarak var mısınız? Hani duvara bile yazmışlar böyle. Yine sizi çağırıyorlar, öyle mi?

odtü stadyumu devrim yazısı

odtü stadyumu devrim yazısı

Devrimi halk yapar, biz anlattık, bir daha anlatırız. Bizim her karşı çıktığımızda bizi seyredeceklerine bizim arkamızda olacaklarına karşı çıktıklarımıza onlarda karşı çıkacaklarına bize bakıp bunlar acaba dış güçler mi? Filan diyeceklerine, bu sefer hiç olmazsa bizim ne yaptığımıza bakıp, belki de çıkarlarından biraz fedakarlık edebilirlerse bir an çok fazla ama çok fazla şey kazanabileceklerini görüp inansalar. Halk olsalar, iyi bir halk. Ezenlerle ezilenler varsa ezilenler içinde olmasan da ezen olmak istemeseler bir an. O zaman zaten bize ihtiyaçları da yok. Yapabilecekleri bizim yaptığımız gibi doğru ve yalnız doğruyu istemek. Biz de sadece onlardan yanayız, onlarda kendilerinden yana olsalar ve bir süre öyle kalsalar. Bir an iyiyi isteseler, iyiyi istemeye devam etseler. Paylaşmayı, paylaşılacak şeyi kaçırıp tek başına yemeyi hayal etmeden paylaşmayı içinde ne varsa, sana da ne düşerse.

Yokuz dememiz gerekir. Bizi iki taş attık diye arandığımızda şikayet eden komşularımızdı. İşkence dönüşü bizi yaralı, parasız, ekmeksiz aşsız bıraktıklarında bize sırtını dönenler, bize hadi dedikten sonra bizi taşlayan, yuhlayan, mahkeme kapılarında küfürler eden vatan sattığımızı, hain olduğumuzu, satılmış olduğumuzu şimdi dişlerinin arasındakileri kürdanla çıkarsalar birer kocaman servet sahiplerinin yediklerini görmeyip dişlerinin arasındakilerin bile onların malı olduğunu bildikleri halde bizlere saldırmaktan geri durmayanları, yeniden işkence, ölüm, acı, zindan için mi? Dememiz lazım değil mi?

Siz söyleyin…

1 Yorum

Yorum Bırak

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir