ODTÜ’de Sabahlar

Sabahın erken bir saatinde otuz dört, otuz beş sene öncesinde olduğu gibi parmaklarımın arasında bir çay bardağı, (parmaklarımın arasında… Yok yok şaka sigarayı bıraktım-birinci sigaram yok artık.) dudaklarımda bir türkü ve ODTÜ bir ağacın altı.

Değişen hiç bir şey yok değil mi hocam?

Yok sabahın körü aynı tas aynı hamam. Aynı koşuşturmaca birazdan ders var. Geç kalmışlığın koşuşturmaları yine aynı. Bizim olmasa da birazdan ders başladıktan hemen sonra daha aceleci olacak koşuşturmalar.

ODTÜ Kampüs

ODTÜ Kampüs

Anıların orta göbeğinde kalıveriyorsun ağaçların altında. Tünediğin sandalyeyi gıcırtılı çeviriverip arkasına boynunu dayayıp sorasım geliyor bazı sabahlar Deniz’e erken uyanmanın mı, geceden kurduğun bir sorunun mu cevabını bulamadın?

Denizden ses çıkmayacak yine biliyorum. Oğuz uyanamamış daha uyanırsa ilgilenecek bizimle. Çay sırasına girip kesme şeker kutusunun içinde getirecek çayları.

Soğuk ağaçların, otların kırağısı beyaz bir pus üzerlerinde.

Mimarlığın havuzunda o zaman olmayan şimdi bir sürü kaplumbağa, önce ona uğranıyor servisten inince. Ekmek arası patates kızartması da orada. Ders çıkışı yeniden uğranıyor. Nasılsınız HOCAM? Tam lafın en güzel anlatıldığı yere denk gelir bu soru. Sağolun hocam siz nasılsınız?

Lafa geri dönüp anlatmaya başlamadan tekrar bakıp bir baş hareketiyle vedalaşıyorsun eski alışkanlık. Nerede kalmıştık?

Evet hayatın neresinde kalmıştık?

Boş verilmişliğinin ağlarına takılıp ara sıra kurtulup sanki suyuna düşecekmiş gibi çırpıntılı bir hareketle bir baksak geçmişe.

Bir sabah soğuğunda bir sıcak çaya ne dersiniz? Dudağınıza yıllar öncesinin bir türküsünü yerleştirip.

Ağaçların altında kırağıları bozan adımlarla gezinmeye…

1 Yorum

Yorum Bırak

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir