Vazgeçmediğin, elinde tutabildiğin, elinde kalmış olanlar… Yağmura eşlik etsin diye belki de. Bir Alpay şarkısı mesela. Bir Radyo İlef takıntısı, taa buralardan, şuralardan uzanıp hâlâ ne varsa. Hatıraları bir kaşağı sakinliğiyle atı ürkütmeden; hani biraz da zevk alsın, hafif bir mırıltı bile, kedide olanından. Beynine dokunup hafifçe okşayan serin bir […]
Genel
Samanlıkta tavuklara ne kadar anlatırsan, ne anlatırsan, nasıl anlatırsan… Tavuklar, senin anlattığına karşılık olarak seni dinler pozisyonu alsalar bile, büyük ihtimalle “Az sonra yem atar bu.” diyerek en yüksek düşünceleri bu olacaktır. En gelişmiş olanı o olabilir. Sıçmayı bile kesmezler. “He, öyle.” Gıdaklaması, senin algında o olsun, öyle kal. Ortamı […]
Yağmur tek tek yalnız damlalarıyla aynıyı yapma tanımıyla sürü tek tek yalnız bireylerinin aynıyı yapma tanımıyla aynı gibiymiş aynı tüyden aynı türden. Pirinç tanelerine tek tek bakmadan kim kaç derecede daha güzel pilav oluru bile dert etmeden düşünmeden. Dalgaları bile herbiri bir başka rüzgarla iteklenip kıyıya vururken daha dün hiç […]
Yağmur üstüne bir deli rüzgar kulağa şarkı çok eski içine onca beyin kıvrımlarına saklanmışlığı saklamış her biri ayrı bir yerlere götüren. Rüzgar deli alabildiğine binsen kanatlarına şarkının dokunduklarına uğradıklarına bir ona bir şuna derken yanında olmaklıkların bitirilmiş tabak sıyırmaları bile kalmamışlıklar. Deniz lüksün olmuş her türlü çılgınlığına eyvallahlarda ergenlik tripleri […]
Deprem onca çatlakla karıncalar yuva açmalarla filan haberdar eder dinlemeyiz felan fıstık gece yarısı vuru verir çok bir şey değil bir tık. Yatmadan önce aklına eski çok eski bir soru belki sen belki bir başkası eksi sonsuzdan önce ne vardır? Bigbang den önce olan neydi? Kedi panik deprem vurdu ya […]