Bir hayat, yaşayan canlı, cansız, antika, taş, masa, her ne ise nasıl düşünürseniz ne ad verirseniz varlık diyelim, soyut, somut var olmuş her ne varsa ömürleri ne kadar uzun olursa hayatlarının kalitesi o kadar düşer. İnsan olarak bakınca biraz daha uzun süre yaşasak bireysel olarak hani neden olmasın gibi bir dilek bir kabullenmeme durumu da olabilir. Ama hücrelerimizin bazıları ölmeyi unutunca ne olduğumuz da ortada. Zaten sırf insanoğlu olarak birey olarak değerlendirmeyelim, kısa teknolojik gelişmelerin hiç uğramadığı avcı toplayıcı dönemin insanın çok kalitesiz yaşadığı gibi bir çıkarıma ulaşabilir miyiz? Organik diye peşinde koştuğumuz bir dolu meyve ve avlayıp yenen organik av etlerini kalite olarak bugün ölçmüyor muyuz?
Ölmüyoruz artık, 1900’lerde doğum oranı Doğu Avrupa da binde 34 iken 2000’lerde 12 Batı Avrupa da 27 iken 10 olmasına rağmen, Doğu Avrupa da ölüm oranı 1900’lerde 27 iken 2000 de 10 , Batı Avrupa da ise 17 iken 10’a düşmüş. Bu rakamlar şöyle de okunabilir. 1900’lerde ortalama yaş Doğu Avrupa da 35, Batı Avrupa da 50 iken, 2000 yılına gelindiğinde Doğu Avrupa da 72, Batı Avrupa da 76 oldu. Doğum oranlarında düşme olmasına rağmen nüfus 432 milyondan 854 milyona çıktı. Bu bebek bezi fabrikalarının büyük bezine dönmesi, oyuncakçıların büyük oyuncakları yapması demek, başka bir ekonomik durum.
Bu dönemde iki büyük dünya savaşı yaşanmış olması hızı biraz azaltsa da hastalıkların önünün alınması açlığın neredeyse Avrupa da ortadan kalkması yükselmenin nedeni.
Çok güzel daha ne olsun diyebilirsiniz. Kaç saat çalışınca neyin sahibi oluyorsunuz? Sizin olan hafta da kaç saatiniz var?
Mükemmel bu mu? Size dikte edilen mükemmel konumuz değil.İyi bir soru daha, bu nereye kadar? Yaşlı evlerinde yaşayanlar çok uzun ömür dileyelim ayrı mesele mükemmel olarak kaç yıl yaşıyorlar? Mükemmel olarak bu güne kadar kaç gün, kaç saat hadi daha kolay kaç dakika yaşadınız? Size göre.