Daha çok kimseye yakışmadı bu kelime. Cuk oturur hiç potu yok. Çok özlemiş olmalıyım. Yara daha çok acıtıyor. Büyüyor olmalı. Eksiklik bir yara mı yoksunluk, yoksun. Gecelerin arasında bir rüyada seni bunca yıl anca o kadar uzak bir dokunuş. Rüyama da gelmedin anlayacağın oturup karşıma acıyan yerleri deşip biraz daha […]
Post Tagged with: "zaman"
Daha bir şeyler olmamış, ne yaprağı kıvrılmış defterin, ne arasına kalem konmuş kitabın, geceler parçalanmamış daha bütün, aydınlık ortalıkta karanlık ortalığı ele geçirmemiş. Hiç bir şey bitmemiş daha. Tenin yanıkları daha olmamış, yaralar cerahat dolmamıştı. Etraf daha kimsesizleşmemiş. Zamanı ağır acelesi olmadan geçen bir bakış. Ölesiye adı öyle konmuş ve […]
Kısacık bir zaman önce bir bile olmadığı hep yok olan bir an kısacık 15 milyar yıl önce, Big Bang’ ten az önce bir saniye o bile uzun bir an önce. O andan bu zamana geçen zamanın milyarlarca milyar katı bir uzunlukta kısacık bir zamanda. Sen, ben, biz, siz hepimiz, annem, […]
Zamanı vardır her şeyin. Zaman vardır yaşamak için bile. Bir zamanları vardır bitmiş gitmişlerin. Hüznün de bir zamanı vardır. Ve Eylül’dür hüznün zamanı. Yapraklar dökülse de veya çiçekler açıyor olsa Güney yarım kürede olduğu gibi tomurcuklar dallara geliyor olsa hüznün zamanı Eylül’dür. İnsanın yaşam ritminde olmalı hüznün Eylül. Geldiğinde hep […]
Kadın gece boyu o eski konuşmayı düşündü. Kafasında kelimeler pek kalmamıştı önemi de yoktu bugün. Konuşulduğunda yaşandığında daha doğru söylenişle, önemli olmadığı o gün bile belliydi, bir şeyler anlatılıyordu ama. Nasıldı? Zamanın oku tek yönlüdür. Yarına gidilebilir. Yarın, az sonra, daha sonra. Adam onu anlatıyordu. Geleceği, önce biraz sonrayı anlatıyor. […]