Kimseler Kaybolmuyor Olmalı

Dağınıklığımın sebebini biliyorum. Dağınık dediğim hayatımın düzeni biraz farklı. Baktığım yer biraz.
Biliyor olmalıyım. Bir şarkının bir düşüncenin bir kitabın aslında bir şeyin peşine takılmak gibi bir zayıflığım var. Tıpkı fareli köyün kavalcısı gibi peşine takılışlarım öyle kötü şeyler değil. Kaval dinlemek de. Gitmek bir daha döner mi?

gitmek

Takılıp bir şarkıya gün boyu.

Bir kitaba takılıp gidiyorsun günler boyu, bir yazı gecenin beline vuruyor bölüyor uykulara bir kışt onlarda kuş misali. Bir düşüncenin peşine yıllar boyu.

Zayıflık iradesizlik bildiğiniz daha iğrenç hoş olmayan kelimeler varsa onlar da olur siz de bir isim söyleyin bu işe. Beynin birinin bir şeyin peşine takılması.

Kitaplar benim peşine takıldıklarım eski grant tuvalet derler öyle yakışıklı karizması yüksek boy gösterenler klasiklikleri adlarından belli. Çocuklukta peşlerine düşmüş gençlikte koyunlarına girme teşebbüsleri yaşanmış bir çok kereler çoluk çocuk zibidi diye reddedilmiş olma gibilerimiz yüz vermedikleri anlaşılmaktan şiddetli kaçındıkları durumlarımıza rağmen bakmamış oldukları zamanları unutmuş pek itibar etmemişlikleri hatırdan çıkarılmış bir bakışlarla şimdilerde. Şimdi bile pek rüküş pejmürde ama yine de. Peşlerine takılıyoruz yine de kimseye artık anlatamadığımız anlatamıyoruz bile aşk yaşıyoruz.

Aşkımızın şarkısı onların da peşinde koşmuşluğum artık geri dönemem utanmalarıyla süklüm püklüm. Korkarım üstelik onlar biraz daha yakışıklı fareli köyün kavalcısı gibilerdi.

Bir de Andre Gide’in demişliği “kıyıyı gözden kaybetmedikçe yeni denizler keşfedemezsin”. İşte belki de yeni denizler derken hep kaybolmuşluklarım sonra yeni baştan kaybolduğum noktaya geri dönüşler. Kimseler kaybolmuyor olmalı ki buralarda geri gelmiş geri dönenler yok tekliğim yalnızlığım ondan olmalı.

Yorum Bırak

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

code