Değiştiği kadar değiştirebildiğin kadar yaşanır yaşarsın. Değişmez olur çoğu. Küçüktür büyür baba dayağından ağabey dayağından anne terliği hariç koca dayağına kayınpeder dayağına terfi edersin kayınbirader kayınvalide belki.
Duyup da duysa da duymazdan gelse de baba içi acısa da oh olsun demese de belki onu da der hak etmiş demesi çok olası.
Bildiği öğrendiği içinde yaşadığı dünya sandığı kazanı böyle kaynar böyle gelir böyle gider sonuna dek sonsuzuna dek.
Kız böyle oğlan farklı mı?
Önce kardeşini biraz irileşti mi anasını ablasını evlendi mi karısını kızını.
Böyle gelmiş böyle öğretilmiş öğretiliyor böyle.
Öyle asıp kesmeler kızını döven acıtan damada bir boynu büküklük eğrilik. Öyle kahve masalarında bilmezlikten gelmeler duymazlıktan gelmeler gibi. Kendi yaptığına benzer.
Bir türlü sağır olur kulaklar memleketin öte tarafında en uzağında eşek yellense duyduğunu iddia eden o her şeyi duyan kulaklar birden sadece buna bunu duymaz olur hem de küp sağır.
Bir bilmezlik bir anlamazlık her şeyi bilen duyan her şeye limon her şeye karışan birden sus pus birden küp gibi sağır duymaz.
Böyle bir yerden bakıldığında hayat o kadar da kolay yaşanmıyor olabilir.
Duymazdan geliyor herkes, hepimiz. Değiştiremiyoruz, önce kendinden başlamalı belki de
Hep baktığım yerde yalnızım diye düşünüyorum sonra çok kalabalık sessiz kalabalıklarla birlikte olduğumu hissediyorum